MAKALELER

İ. Ü. Türkiyat Enstitüsü Tanpınar Arşivi, Kutu 1, Dosya 12, Sıra no 710

Aşk-ı Memnu’yu yalnız dramı veren inceste’in çerçevesinden mütalaa etmek okumak bu kitabı anlamamak için en büyük hata bu kitabı ve muharririni anlamamak için inattan başka bir şey değildir. Vakıa ensest romanda vardır; fakat hatta bütün bir roman ona, doğru bir hazırlıktır onun hayal sukutuna getireceği yıkılışa doğru bir hazırlıktır, ona doğru bütün roman telaşsız, sabırlı, ağır ağır yürür hep ona doğru yürür. Bununla beraber o son gelendir. Daha evvel Halit Ziya’nın Nihal’le Bülent’in çocukluğu, Nihal’in bu çocukluktan genç kızlığa doğru yürüyüşü vardır ve Aşk-ı Memnu biraz da bu yürüyüşün, Nihal’in mürahiklik beratı diyeceğimiz şeyin romanıdır (134), tıpkı Bihter’in roma hayal sukutunun romanı olduğu gibi.

[okunamadı] yanlış veril Vakıa Halit Ziya Bey’in sanatı, kahramanları için hazırladığı şartlar, ileride çok üzerinde duracağımız birçok mühim unsurun yokluğu bu mühim dönüm noktasını bizden gizler iki mühim noktayı bizim için adeta gizler. Muharrir, kahramanının kendi üzerine Adnan Bey takımının psikolojik kendi üst mesuliyetini o kadar kendi üzerine almış kitap burjuvazinin fakat daha evvel kitabın ve muharririn kendi buhran hakkında onları idealizasyonu ile öyle sterilize bir hale getirmiştir ki bu buhranı ancak onun delaletiyle (sayfa 134) öğrenebiliriz.

Yukarıda bahsettiğimiz bu idealizasyon Halit Ziya’nın eserinin bütün şarmını[charm] belki de bir taraftan bütün bizim çok eski ve biraz da yapmacık olmasına rağmen bütün şarmını için modası geçmiş görünen ve bütün bir tarafıyla az çok yapmacık olduğu aşikâr olan bu idealizasyonun yaptığı inkâr edilemez vücuda getirdiği aşikârdır. Bu acayip burjuvazi de Bu yapmacıklık şüphesiz ki bütün [okunamadı] aile bu müreffeh burjuva ailesi hayatının köklü hiçbir şeye dayanmamasından gelir. Adnan Bey çocuklarının, genç kızlarının genç karısının bütün fantezisine uyabilecek kadar zengindir. Altı hizmetçili yedi hizmetçili bu ev Fakat yedi hizmetçili bu evi döndüren bu servetin nereden geldiği hakkında hiçbir fikrimiz yoktur. Ne bir esham senedini, ne bir borsa haberini, ne de bir tapu kâğıdına tesadüf edemeyiz. Bu boşluk manevi tarafta biraz daha derindir barizdir. Hiçbir gelenek, hurafe veya inanç bu insanları birbirine den ayırmaz birbirine yaklaştırmadığı gibi ayırmaz da. Hakikatte Halit Ziya Bey’in kahramanları yalılardan büyük yalının odalarında ve sofalarında, bahçesinde daima bu zeminsiz dolaşan portrelerdir. Hepsinin Manevi insan baba a hatta Bülent’in o babacan neşesi bile bir boşluğa düşerler. Şüphesiz ki Bu boşluk Behlül’ün sinizmini bile beyhude bir şey gibi harcar. Hakikatte bu çapkın Abdülhamid devri sonu delikanlısını romanın asıl muhitinden ayıran şey nedir; belki de henüz bekâr oluşu, kadın kadın tarafından talihi bir biraz talihli oluşu… Meğerki büsbütün başka bir taraftan Fransız romanından gelen sade birçok beyhudeliğe lik sade bütün ev halkında aynı şekilde rastlanır. Aile babası Adnan Bey Nihal’in ergenlik buhranı işte bu zemin üzerine düşer.

Aile şüphesiz ki birbirini sever. Türk nesri kendini bulur bulmaz hemen ilk adımda çocuk sevgisini ve aile muhabbetini keşfetmiştir. Ve Edebiyat-ı Cedide belki de başka yapacak bir şey bulamadığı için ferdi saadetin peşindedir. Ve Halit Ziya’nın Halit Ziya Bey’de her sınıfta genç ço her servet standardında bu çocuk sevgisini, bulursunuz çocuk ruhuna eğilişi buluruz. Ahmet Mithat Efendi’nin sulandırılmış, romantizminin elastikiyetini kaybetmiş romantizminin bu mirası onun sanatının hakiki malikânelerinden biridir.

Bu idea Şurası var ki hakiki hayatın ve hiçbir sistemin tenkidine imkân vermeyen bu aca idealizasyon Bihter Bülent yalnız Adnan Bey ailesi içindir. Melih Bey takımına gelince bu imtiyazdan istifa edemez pek istifade edemez. Firdevs Hanım’ın aile mirası şuhluğu ve havailiği ve eğlence merakı Bihter’de hangi zemini besler? Burasını pek sormayalım. Nihal’in zaaf-ı mevrusu (annesinin verem oluşu) kadar o da Melih Bey takımının mazisi de beyhudedir. Bu Hakikat şu ki bu romandaki şahıslar (Firdevs Hanım müstesna belki bir dereceye kadar müstesna) kendileri ile ve hayatlarının tesadüfleriyle mevcutturlar. Aradaki fark muharririn onları bazılarını esirgemesidir bazı. İstersek buna kendi gözüyle görmesi diyebiliriz. Kitabın en sempatik çehrelerinden olan, ister ruh tembelliği, ister hakiki aile kadını fazileti çocuğunun beşiği ile kocasının gazeteleri arasında –Eylül’de Suat’ın hayatı bu yüzden yıkılacaktır- yaşamaktan mesut Peyker bile zavallı Peyker bile bu talihten kurtulamaz. Çünkü hakikatte Melih Bey takımından gelen bu üç kadının Firdevs Hanım’ın kızlarından annelerinin mizacından gelen hiçbir ailenin talihini paylaştıklarını zannettirecek hiçbir şey yoktur. Peyker tam tatmin edilmiş ahenkli bir ev kadınıdır.

Çevrimyazı: Hacer Er 

Yayım tarihi: 16 Mart 2017

İ. Ü. Türkiyat Enstitüsü Tanpınar Arşivi, Kutu 1, Dosya 12, Sıra no 738

Fikret’e Dair Notlar

1-Tevfik Fikret’in sanatında iki ayırıcı vâzıh bariz devre vardır. Tevfik Fikret’in sanatı üç devreye ayrılır. Bizzat eseri de bunu gösterir. Rübab’ın sonuna eklediği “Eski Şeyler” şairin hazırlanış devridir ve daha ziyade ilk iki Tanzimat neslinin getirdikleri: Muayyen üzerine yeni estetiğin yeni tanılan Garplı şairlerin, pek yeni tanılan, yahut Fikret’in ve malzeme üzerinde ilham oyunlarıdır.

Bu devirde Fikret’in ilhamı az çok Hamit’ten itibaren sevilmiş olan A. de Musset’nin etrafında dolaşır dolaşır. Naci, fakat Naci, bilhassa Recaizade Ekrem, Hamit çalışkan, sınıfının birincisi Mekteb Galatasaray talebesinin; peşinde daima bir takdir uğultusu isteyen genç adamın sanatına az çok hâkimdir Fakat asıl gayret, bu çalışkan, daima sınıfının birincisi, daima seçkin mektep talebesinin ve peşin ve mektepten çıktıktan sonra birinci olmak fırsatını bulmuş genç adamın Hamit, Naci Ekrem ve Naci tesirleri arasından kendisine şahsi bir üslup yaratmaya çalışmasıdır.

Hakikatte yeni bir neslin kendini ikrar “Makber”in, “Hacle” ve “Ölü”nün ve Zemzeme’lerin neşir tarihlerinden hemen birkaç sene sonra başlayan bu tecrübelerde Fikret’in daha baştan sanatının iki büyük karakteristiğini so behemehâl şahsi olmak endişesi ve şahs (şahsi bir şiir dili yaratmak, mevzuları elden geldiği kadar yenileştirmek, [okunamadı] hususi bir sembolizmle konuşmak ki devr devrinin edebiyatçılarının istiare-i temsiliye adını verdikleri hususi bir dille ko sembolizmle konuşmak) endişesi hâkimdir.

Bu manzumelerin neşir tarihleri ve aralarında kronolojiyi tamamlayacak halkaların bulunması şüphesiz Fikret’in hazırlanış tarzını bize daha iyi verecektir. İkinci devirde bu devrin Musset’den ve Yerli bir romantizmden ve Musset’den, Parnas mektebine ikinci Pa ikinci Parnasa (hatta birincilere) doğru bir geçiş olan bu denemenin bir hususiyeti de en büyük hususiyeti kendinden evvelki neslin arasından olarak tasavvur edebilir tarif edebileceğimiz bu devirde Fikret Tanzimat muhitinden[?] kıtayı kıta tekniği ve düz beyit üzerine kurulmuş manzumeye sayfa üzerinde bütün teferruatı nakledilmiş tabloya, varırdı dille yapılmış musiki bazı musiki tecrübelerine bu devirde Fikret melankolik çıraklık [okunamadı] varır.

Fikret’in şurası muhakkak ki bu çıraklık devri oldukça 1312’den çok evvel biter. Bu şiirlerde Fikret’in sanatının bazı hususiyetleri başından itibaren vardır. Dış âleme bağlılık (ruhi halleri ya tamamıyla ona emanet etmek yahut onunla beraber yürütmek arzusu hülasa resim) ve bazen de düpedüz resim olduğu gibi) ahenktar bir ifade olmasına çalışılmış ifade, sentaks hususiyetlerine tam riayet hafif Naci’den ve bilhassa hasbihale tatlı ve sevimli bir mahremiyet. Bu mahremiyet gelecek şiirlerinin de büyük bir tarafını yapar. Ayrıca da manzumenin dış formunu verir. Fikret’in Şinasi’nin hasbihal ve diyalog şiirinin av şiir dili hasbihal dilidir. O kadar çok düşüp kalktığı Alfred de Musset’nin Fikret daima bu mahre uzun zaman bir mahremiyet şairi olacak ve son devresinde onun unsurlarını cemiyet ve insanlığa sembol yapacaktır. Bu manzumelerin içinde gelecek şiirin bazı anahtarlarını bulmak mümkündür. “Hane-i Peder”, “İktirab”, “Bir Tablo”, “Çoban” şiiri gibi. Yine bu şiirlerde Hamit ve Recaizade anjambanından, kendi anjambanına doğru gidiş vardır. “Tulûa Karşı” manzumesi Hamit, hatta “Eşber”in anjamban mısradan mısraa atlayışıdır ki Fikret bunu ileride bırakacaktır.

 Çevrimyazı: Hacer Er

Yayım tarihi: 16 Mart 2017